Bir kâşif oldu. Çankırı’yı her keşfedişinde şaşırttı onu bu büyülü şehir. Buğday Pazarı Medresesi’nde şehrin kültürünü sunan odaları gezerken her birinde tarihin farklı anına şahit oldu. Çankırı Kalesi’nde serin rüzgâr yüzünü okşarken tepeden kuş bakışı izledi şehri. Taş Mescid’in kubbesinde yankılanan ezan sesiyle huzur buldu. Yazın sıcağında suyun içinde beklettiği kavunun tadına varırken serinledi. Çivitçioğlu Medresesi’nde çayını yudumlarken ecdadın estetik kaygısının üst seviyede olduğunu gözlemledi. Ağaçların süslediği sokaklarda esnafa selam verdi. Kampüsten çıkan öğrencilerin gözlerindeki ışık gelecek için ümit verdi ona. Kütüphane olarak tasarlanan tren ve uçak, şehrin simasına renk katıyordu. Ortasından akan suyun huzuru sarıyordu Çankırı’yı. Saat heykelinin önünde zamanın akışına kaptırdı kendini. Medeniyetlere ev sahipliği yapmış şehrin müzesindeki sergiyi ve İnandık Vazosu’nu incelerken milat öncesine kadar uzandı. Yaren gecesinde ahilikten gelen özü koruyan insanlara saygı duydu. Misafirperver Çankırı halkına şükranlarını sundu evlerinde konuk olurken. Hızla gelişen dünyayı takip eden bu şehrin özünü de koruyor olması mutlu etti onu.